Herkese selamlar,

Proje ofisi kurmaya çok yaklaşmış bir meslektaşınız olarak, mevcut piyasa koşullarında beni nelerin beklediğiyle ilgili fikir ve görüşlerinizi paylaşmanız benim için yol gösterici olacaktır.
Kendi yaptığım araştırmalar genelde olumsuz yönde. İş almakta zorlanıcam. Hadi mühendislik anlamında yeterliyim diyelim, onu mevcut koşullarda (mühendisliğin yerlerde gezdiği piyasa koşullarında) kullanmakta çok zorlanıcam, çünkü daha önceki yanlış imalatlar hep emsal gösterilecek. Yaptığım işlerin bir kısmının ücretini alamıyacam yada çok sonra alıcam. İş almak için çok ucuz fiyat vermem gerekecek. vergisi, kirası bağkuru vs... Genelde anlatılanlar bunlar... Hatta tanıştığım birkaç projeciden ''maaşlı iş bulabilirsem dükkanı kapayıp gidecem'' cümlesini duymak gerçekten çok moral bozucu. Yani bu işin hiçmi artıları yok.? kendimi en olumsuza hazırladım desem doğrudur. ha aksi olursa ciddi bir mutluluk olur benim için... Kafama takılan bir husus da meslektaşlarımın bu görüşlerini paylaşırken piyasanın daralacağını düşündüklerinden mevcut durumları dahada kötüleştirerek anlatma ihtimalleri.. biraz paranoyak bir düşünce oldu sanırım :))

Piyasa deneyimi olan tecrubeli arkadaşlardan beklentim; kendi deneyimlerinizi paylaşmanız. Bu yoldan sizlerde gectiniz. olumlu ve olumsuz aklınızda ne geliyorsa paylaşabilirsiniz. Senelerce bu iş için ter doktuk. lise-üniversite-iş deneyimleri derken epey yıprandık. bu saatten sonra bakkal dükkanı açamayız... paylaşımda bulunurken maazallah çocuk belki vazgecer falan diye iyimser olmaya çalışmayın çünkü zaten oyle yada boyle olacak bu iş...

şimdiden teşekkürler...
saygılarımla.
 
Merhaba , size kendi görüşlerimi bildireyim bu konuda
*Proje ofisi açmak için başlangıç için ilk 5 ay 0 gelir ekonomisiyle girceksin.Bu ay içerisinde çevrene göre iş de gelebilir.Fakat benim görüşüm çabalayan insan için max 5 aydır.
*Mühendisliğinin yeterli olması önemli bir husustur.Ama burdaki mühendislik bizim mesleğimiz değil mevzuat etüt iş takibini iyi yapma ve güleryüzlü sevecen hizmet bunlar seni ileriye taşıyacak önemli hususlardır.Çünkü bir müşteri yeri geldiğinde 5 müşteri daha getirebilir.Pozitif yönlerini anlatarak katlanır.
*Projeciler hep dert yanar bu doğrudur.Çünkü proje işleri eskisi gibi değil bu doğrudur.Fakat sermaye oluşturmak için bana kalırsa çok da küçümsenecek bi alan değil.Bu tamamen senin hedefine bağlıdır.
*Tavsiyem rızık gelir korkma ama ince eleyip sık doku çeşitli insanları idare etmeyi de bilmelisin.

Saygılarımla
 
En büyük sıkıntı proje fiyatlarıdır. İş bir şekilde öyle ya da böyle gelir. Ama nasıl gelir?
Metrekare bazında statik proje çizemiyoruz mesela biz yaşadığımız şehirde. Müteahhitler ne derlerse ona gidiyor bazı mühendisler.
Daire bazında proje çiziliyor. Dairesi 150 TL' ye proje çiziliyor. 10 daire 1 dükkan olan yer için alacağınız para 1500 TL. Tabi zamanında alabilirseniz. Dükkan eşantiyon bu arada.
Asgari tarifeden fatura kesme zorunluluğunuz var, bu proje için konuşursak yaklaşık 15000 TL gibi. 1500 TL ile bunun KDV sini mi ödeyeceksiniz, kurumlar vergisini mi ödeyeceksiniz vs. vs. Ha aldığınız para bedeli fatura kesersiniz ya da daha az o sizin bileceğiniz iş. İleride bir mali denetimde sıkıntı yaşayabilirsiniz.

Sektördeki en büyük sıkıntı yine meslektaşlarımızdır. Başkasının çizdiği projeye imza atanlardır. Yapı denetimde çalışıp serbest mühendis gibi çalışmaya çalışanlar ve iş alanlardır. Yaptığı işi değersiz kılıp 150 TL ye proje çizenlerdir.

Bana sorarsanız kurumsal bir firmada maaşlı çalışmak en güzelidir. Ben kendim bu işi yaptığımdan dolayı bunları söylüyorum. İş ayağa düşmüştür. Saygılarımla... Ha şunu hatırlatayım hala ayakta, diğerlerinden farklı durmaya çalışıyorum. Gelecek olan o günü bekliyorum hep... İnşallah hep beklemem...
 
Çalışma hayatım boyunca proje ofisi açmayı hep hayal ettim. Başlangıçta tek kaygım; onlarca, belki yüzlerce insanı projesini yaptığım yapılarda yaşatabilecek mühendislik deneyimine sahip olup olmamamdı. Bu iş için ne kadar yeterliyim sorusuna sürekli cevap aradım. Yetersiz kaldığımı hissettiğim zamanlarda kızdım hep kendime. Okudum, çalıştım hep. Buna rağmen hala çok eksiklerim olduğunu biliyorum. İşini önemseyen Proje mühendisleri olarak öğrenme sürecimiz hiç bitmeyecek. Belki zamanla yavaşlayacak ama asla bitmeyecek...

Mühendislik anlamında yeterliliğimizi sorgulayan bir merci maalesef yok. herhangi bir sınav, staj zorunluluğu falan da yok... Projeleri kontrol edebilecek yeterlikte belediye ve oda çalışanlarının varlığı da zaten meçhul. Olsa da iş yoğunluğundan ciddi kontroller yapıldığını düşünmüyorum. Yani tamamen vicdanımızla başbaşayız.

Piyasa ataştırmalarım sonucu şunu anladım ki, mesleki yeterliliğimi bu denli sorgularken aslında kendime büyük haksızlık ediyormuşum. Benim güzel meslektaşlarım bu tarz soruları hiç sormamışlar kendilerine. Bu denli yargılamamıslar kendilerini. Haksızlık etmişim kendime... Asıl mevzu sadece İş alabilmekmiş. Bir şekilde yapılıyormuş projeler. İdecad forumdaki 2012 yılından bu yana gönderilmiş konuları okudum son 1 ay içerisinde. Forumdaki birkaç arkadaş bıkmadan, usanmadan, kırmadan, sabırla cevaplamışlar bütün soruları. Soru seçmemişler. Onlara kendi adıma teşekkür ediyorum. Ancak birde sormayanlar var, sormadan yapanlar. Yürek yemişler sanki:)) Onlarada rastladım piyasada ve sorgulamalarım yön değiştirdi sayelerinde. Cesaretimi ve inancımı sorgular oldum... Yani anlayamıyorum, İşin vicdanını da bir kenara bıraktım, hukuki anlamda sorumlu olan bizler değilmiyiz? Yani allah korusun depremde binalarımızda ters giden birşeyler olsa adli mercide hesap vermeyecekmiyiz?? Benmi yanlış biliyorum?

Neyse arkadaşlar bunlar moral bozucu şeyler fazla uzatmıcam. Ancak şu gerçeği unutmayalım; Hepimiz, ailelerimiz ve sevdiklerimiz, adını dahi bilmediğimiz meslektaşlarımızın tasarladığı binalarda yaşıyoruz. Gün gelir bizler diğer herkesten daha büyük hissetmek zorunda kalabiliriz depremi. Kendi ağırlıklarımız(ZATİ) dışında, yaşattıklarımızın(LIVE) ve yaşatamadıklarımızın(DEAD) omuzlarımızdaki ağırlığıyla....

İdecad ailesine bu paylaşımı sağladıkları için çok teşekkür ederim...

saygılarımla...
 
Sayın k.yalvaç,

Yazınızı çok beğendim. Bu son satırlar oldukça güzel... Keşke herkes okusa ve dediğiniz gibi herkes biraz kendini sorgulasa. Mesleğe projeci olarak başladım. İşsizlik yaşamadım mı, evet yaşadım. Ama hiç hevesimi ve idealimi kaybetmedim. Elle çizim yapılan dönemlerden bilgisayarla tasarım yapılan dönemleri detaylıca yaşadım. Ama yaptığım işten hep zevk duydum, onur duydum.

Tapusu başkasına ait binaları sahiplendim. Şu bina benim dedim. Oysa sadece projesini yapmıştım. Bir statikçinin bir yapıyı sahiplenmesi zordur. Yapı sahibinden öte bir de mimarlık mesleği vardır önünüzde. İnsanlar hep görünen yüzüne bakar yapının. O yüzden hiç bir zaman tam anlamıyla sahiplenemezsiniz.

Niye anlatıyorum: Zordur projecilik piyasasında hayatı idame etmek. Ama bir o kadar haz verir insana. Hiç pişman olmadım. Hala çok seviyorum işimi, hala her projede ayrı bir heyecan duyuyorum. Üç çeşit malzeme (beton, çelik, hadi birde kalıp) ve üç çeşit elemanla (kolon ,kiriş, döşeme) ne kadar farklılık yapabilirsiniz ki? Nasıl bir farklılık yaratabilirim diye düşünüyorum. Nasıl beklentileri bir çıt daha yukarı çıkartırım diye hesap kitap yapıyorum. Çizdiğiniz projede bile bir estetik yoktur(başkalarına göre). Bir ağaç, bir çiçek, böcek koyamazsınız. Ustadan başka kim görecekse bilemiyorum; ama yine de kalıp planını estetikleştimek için gayret sarf ederim

17 Ağustosta gece yarısı (bulunduğumuz yerde sadece sarsıntı olmasına ve hiç bir hasar olmamasına rağmen) çoluğu çocoğu bırakıp ilk önce projesini yaptığım bir binaya koştum. O günlerde yıkılan bütün binaları kendim yapmışım duygusuna kapıldım. Günlerce bunun şokundan kurtulamadım, mesleğimin bana hatırlattıklarının ağırlığı altında ezildim.

Derdin sadece para kazanmaksa projecilik yapma. Çünkü zaman zaman kendinle mücadele edeceksin. Bu cümleden kastım "projecilikten para kazanamazsın" değil. Herkes kazanır, herkesin karnı bir şekilde doyar. Bir dönem İdeYAPI nın bayiliğini yaptım. Başka görevlerim nedeniyle ara vermek durumunda kaldım. O dönemde bildiğim ne varsa arkadaşlarıma anlatmaya gayret ettim. Hiç unutmuyorum, bana dediler ki; "bildiklerini neden aktarıyorsun, sen bundan para kazanıyorsun. Onlar öğrendikçe sen iş kaybediyorsun." Ben herkesin kazancının bir şekilde ayrılmış olduğunu düşünüyorum. Bilgiyi paylaştıkça daha çok şey öğrenmek zorunda kaldım. Çünkü herkes benim bilebileceğimi düşünüyordu. Bu da mühendisliğimi hep diri tuttu. Köşeyi dönemedim ama bu nedenle işim azalmadı. Ama hala senin de dediğin gibi bilgi eksikliğime dair komplekslerim var.

İddiamı hiç kaybetmedim. Daha çok genç mühendisken "inşaatçılıkta geleneklere karşı durdum". Doğrunun geleneklerin üstünde olduğunu savundum. Böylelikle "bazı geleneksel hataları değiştirdiğime inanıyorum". Şimdi bunlar bana mutluluk veriyor. Bizim mesleğin bir deyimi var, duymuşsunuzdur; "inek sucuk yöntemi"... Eğer mesleğinizde bu yöntemi kullanıp sadece para kazanmayı hedefliyorsanız lütfen başka iş yapın. (bakkallık gibi) Bu iş gerçekten sorumluluk ister. Hem para kazanacaksınız ve hemde her geçen gün üstünüze daha ağır bir yük alacaksınız. Bunu bilerek, hissederek ve isteyerek yapacaksanız buyurun.

Yazdıklarınızdan gördüğüm kadarıyla bunları yapabilecek nitelikte bir kardeşimizsiniz. Umarım gelişen süreç bu duygu ve düşüncelerinizi törpülemez. Projecilikten köşe dönülmez, bunu unutma. Boş ve yaldızlı laflarla kimsenin kafasını şişirmeye gerek yok. O halde hayırlı olsun. Yolun açık olsun, hoş geldin derim.

Sevgilerimle....
 
Nedim abi örnek alıncak insansın.Mühendislik asla basite alıncak meslek değildir.Telafuz ettiğiniz cümle çok hoşuma gitti depremden sonra çoluğu çoçuğu bırakıp projesini çizdiğim binaya koştum işte bu hassasiyet gerçekten çok şey katar insana .Bilgi konusunda bilgi kesinlikle paylaştıkça artar bunun örneklerini çok gördüm o yüzden bildiklerimi herkese anlatmaya bilmediklerimi araştırıp öğrenip paylaşmaya sonuna kadar devam edeceğim.

saygılarımla
 
Nedim Bey, sizler gibi duyarlı mühendislerin varlığını bilmek gerçekten rahatlatıyor insanı. Güzel paylaşımınız için ayrıca teşekkür ederim.

İstanbul'da çalıştığım süre içerisinde bir dönem idecad İstanbul arge ofisinde sayın İsmail Hakkı Besler ile çalışma onuruna eriştim. Hani mühendisliğimi sorgulamaktan bahsetmiştim ya, işte o dönem o sorgulamalarımın tavan yaptığı dönemdi. Çok şey öğrendim sayelerinde. Tüm idecad çalışanları engin mühendislik bilgi ve deneyimlerinin yanında oldukça mütevazi insanlar. Çalışma hayatım boyunca unutamıyacağım bir deneyimdi. Burdan başta sayın İsmail Hakkı Besler olmak üzere tüm idecad çalışanlarına sevgi ve saygılarımı yolluyorum...

Birkaç ay içerisinde planımı gerçekleştirmeyi düşünüyorum. Bu süreçte siz meslektaşlarımla paylaşım içerisinde ilerleme hedefindeyim. Yanlış yapmaktan ve yanlışlarımın farkedilmesinden asla endişe duymuyorum. Yanlışlarımı depremin farketmesindense sizlerin farketmenizi ve önceden müdahele etmenizi yeğlerim.

Güzel ve faydalı paylaşımlarda bulunmak dileklerimle,

Herkese tekrardan selamlar...

İNŞ. MÜH. KEMAL YALVAÇ
 
Sevgili Ömer, Sevgili Kemal,

Öncelikle teşekkür ediyorum. Bir kıssa:

Adamın biri namaz kılıyormuş. Namaz bittikten sonra yanına biri gelmiş. "Sen" demiş "sen namazda bir şey düşünüyordun, ne düşünüyordun." Adam; " ya bu devirde hala derviş, ermiş kaldı mı ki, var mı ki diye düşünüyordum" demiş. Sonra diğer adam cevap vermiş: "Senin bulunduğun safta iki tane vardı."

Şimdi bakıyorum burada da iki tane genç fidan var. Biri kendini sorgulayan k.yalvaç, biri de hala zümrüt apartmanına kafayı takmış bir Ömer. Bunlar bizler için mutluluk verici.
B(Bu biraz "körler sağırlar birbirini ağırlar" gibi oldu :) ama içimden geçeni yazdım)
 
Selam Nedim Bey,
Gençleri güzel motive etmişsin teşekkürler. Bu iki arkadaş tam MÜHENDİS kelimesinin gereğini yapıyorlar bence sorgulama hesaplama güzel şeyler.
 
Öncelikle şahsıma yöneltilen övgülerden dolayı teşekkür ederim.Sizler çok değerli insanlarsınız.Nedim abinin sözüne karşılık ben de bir söz söyleyeyim.
En cömert insan en muhtaç olduğunda elindekini paylaşandır. (Hz. ÖMER )
Biz şuan projecilikten para kazanmayı değil bence işimizi yapmaya çalışıyoruz.(Hakkıyla) ve bu aşamada da bildiklerimizi aktarmaya ve yanlış yapılmasını önlemeye çalışıyoruz Nedim abinin dediği gibi bu bizi ekmeğimizden edebilir ama doğru olan bu.Ama çevre bizim direncimizle o kadar oynuyor ki müteahitlerin genel lafı ya felan mühendis 9m açıklık geçti sen nasıl geçemiyon git ona yaptır desen olmuyor (saygı çerçevesinde değil) ben yapıyım desen olmuyor.İşte bu çevreyi en azından değiştirebilirsek o zaman bu dünyadan alnımızın akıyla işimiz yaptık diyerek göçebiliriz bence .

saygılarımla
 
Merhabalar sayın büyük meslektaşlarım Abilerim;
Öncelikle paylaşımlarınızdan dolayı, her başı derde düşenin derdine çare olmak için bildiklerini olduğu gibi aktaran siz büyüklerime teşekkürü bir borç bilirim bütün meslektaşlarım adına. Sizleri ilgi ve alakayla takip etmekteyim, keşke sadece formdan değilde canlı olarak sizleri tanıma fırsatım olsaydı. Sizlerin yardımları ve uyarıları sayesinde bende girdiğim projecilik piyasında ilerleyeceğimden hiç kuşkum yok. Hepini tekrardan teşekür eder saygılarımı sunarım...
 
Merhaba,konunun üzerinden zaman geçmiş ama aynı düşüncede olan meslektaşlarımız için fikir vermesi açısından tahmini aylık giderleri yazmak gerekirse;
imo ya ödenen yıllık ücretin aylık ortalaması:100tl(aidat+sim/24+itb/12)
sgk aylık :410 tl
muhasebe aylık:230 tl(aylık muhasebe ücreti:150+defter tastik/12)
hiç iş yapmasanız bile yıllık ödenecek toplam verginin aylık ortalaması:100 tl(aylık damga pulu+stopaj/12) not:stopajınız kiranıza göre yükselip artabilir.
kira:?
elektrik su internet vs:100tl
ha birde bulunduğunuz belediyeye göre tabela vergisi ve çevre temizlik vergisi ortalama aylık:50 tl
genç bir meslektaşınız olarak benim aklıma gelenler bunlar tecrübeli meslektaşlarımızın ekleme ve düzeltmeleri olursa net bir rakam ortaya çıkacaktır.
Saygılarımla
 
Kira gideri 400 diyelim, ozalit giderleri vs...
Bu hesaplara göre, Mevcut piyasa koşullarında bu giderleri karşılayıp ayakta kalmak için ayda küçük ölçekli en az 3-4 proje yapabilmek gerekiyor.
 
Aslında en büyük sıkıntılrdan biri de kayıt dışı çalışanlar. Örneğin bulunduğum şehirde 10 adet adı sanı bilinir, yeri yurdu belli proje ofisi var. Bunun belki bir 10 katıda piyasada proje üreten mühendis var. Bu durum işverenin işine geliyor, 3-5 kuruşa yaptırılıyor projeler, yine 3-5 kuruşa birilerine imzalattırılıyor. Bu sayede çok daha ucuza geliyor. Peki ne mi oluyor? Sahipsiz projeler türüyor. Kimse sahiplenmiyor projesini, kimse takip etmiyor. Öksüz ve yetim kalıyor projeler. Projeyi yapan şahıs aşırı vicdanlıysa bile biryere kadar önemsiyor yaptığı işi, Tedirginlik ve korku hislerinden uzak, sorumluluk alınmadan yapılan projeler, birnevi sakat doğuyor. Bunun ürünü olarak da mühendislik git gide zayıflıyor...

Mevcut şartlarda mühendis arkadaşların duruma karşı koymaları da zordur aslında. Herkes bir şekilde karnını doyurma peşinde. Mecburen birşeyler yapılmalıdır. Ancak fason projecilik meslek edinilmemelidir. Dışarıda gördüğüm ve tanık olduğum; bu şekilde uzun süre çalışanların bir yerde tıkandığı ve ilerleyemediğidir.

Sıkıntı tamamen mühendislerde yada işverende değildir. Sıkıntı geneldir, Ülke olarak (projecilik sektörü açısından) hala yürüyecek çok uzun yollarımızın olduğu aşikardır. Mühendislerin ve işverenin olumlu çabaları bu çok uzun yolları bir miktar kısaltabilir...

İyi çalışmalar,
KEMAL YALVAÇ
 
Geri
Üst